DESTAN | |
... Gözlerin, Sarılmasa / gözlerime Üşürüm gözlerinde ana
Çam kozalağından İğde dalından sal Kapıldık gidiyoruz Dur! De, durdur ana
Beyaz renk bir ip senle
benim aramda
Çektiğimiz sancı Doğuramayan, doğurgan
kısrakların Sütleri çekilmiş alaca
koyunun Ve gözlerini
tülbentleriyle kurulayan gelinler. Kara yağız delikanlı
evlatların Bozkırda koşturduğu
küheylanlarının Toynaklarında kalmış
kerpiç tuğlalar Loğ taşlarıyla ezilmiş
başımız Çektiğiniz sancı
asırlardır ecdada hasret.
Bulanmış içimiz
dışımızdan Mahallede iki kişi kana
boyanmış Uzunca bir yazı yan
yazılan Kara gözlü zalim /
boynumuza dolanmış
Jön olmaktan
bahsediyorum Yalandan, evet evet
hikâyeden değil. Koyu bıyıkları üst
dudağına takma Konuşurken tok bir
yankı avluda Eli bastonlu hasır
şapkalı Soylu görünür… Dışı yontulma mermer,
bulanık iç deniz gözleri.
Kardeşim ve ben Çamurdan yapma oyuncak Kalenin burcunda, Sancak gölgesinde
oynardık Deli poyrazla biz
dalgalanırdık Cenk vakti gelirdi. Biz
davranırdık, Kılıçsız kalkansız
kuşanıp Tatlı dille, güzel
sözle Bir destanı baştanbaşa,
dinle anlatırdık.
|
|
Okuma: 673, Tarih: 30 Ocak 2017 Pazartesi |